Türkiye ekonomisinin kronik sorunu enflasyonla mücadelede kritik bir dönemece girmiş bulunuyoruz. Merkez Bankası’nın son dönemde attığı cesur adımlar ve ortodoks para politikasına dönüş sinyalleri, piyasalarda temkinli bir iyimserlik yaratsa da, yıl sonu enflasyon hedefine ulaşmak sandığımızdan daha zorlu olabilir.
Öncelikle şunu açıkça söylemeliyim: Mevcut dinamikler ışığında yıl sonu enflasyonunun %45-50 bandında gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel. Bu rakam, Merkez Bankası’nın hedeflerinin bir miktar üzerinde. Peki bu öngörüyü neden yapıyorum?
İlk olarak, kur geçişkenliği etkisini henüz tam olarak atmış değiliz. Geçtiğimiz dönemde yaşanan kur artışlarının fiyatlama davranışları üzerindeki etkisi, önümüzdeki aylarda da hissedilmeye devam edecek.
İkinci kritik faktör ise ücret-fiyat sarmalı. Asgari ücrette yapılan artışlar ve memur maaş zamları, hizmet enflasyonu üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam ediyor. Bu durumun özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon rakamlarına yansımasını beklemeliyiz.
Diğer yandan, enerji fiyatlarındaki global dalgalanmalar ve jeopolitik risklerin yarattığı belirsizlik ortamı da enflasyonla mücadeleyi zorlaştıran faktörler arasında.
Peki bu durum ekonominin genelini nasıl etkileyecek?
Reel sektör açısından baktığımızda, yüksek finansman maliyetleri nedeniyle yatırım iştahında bir miktar daralma görebiliriz. Ancak ihracat odaklı sektörlerin, rekabetçi kur avantajını kullanarak bu dönemi daha rahat atlatması mümkün.
Hane halkı cephesinde ise reel gelir kayıplarının devam etmesi muhtemel. Bu durum iç talebi baskılayarak büyüme rakamlarını aşağı çekebilir. Ancak unutmayalım ki, enflasyonla mücadelede talep yönetimi kritik önem taşıyor.
Finans piyasaları açısından değerlendirdiğimizde, yüksek reel faizlerin sürmesi nedeniyle TL varlıklara olan ilginin devam edeceğini öngörebiliriz. Bu durum, kur istikrarına katkı sağlayarak enflasyonla mücadeleyi destekleyebilir.
Sonuç olarak, 2024’ün sonuna doğru enflasyonda kademeli bir düşüş görsek de, kalıcı tek haneli seviyelere ulaşmak için daha uzun bir yolumuz var. Bu süreçte para politikasının yanı sıra, yapısal reformların da hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Yıllardır bu köşede yazdığım gibi, enflasyonla mücadele bir maraton. Kısa vadeli popülist politikalar yerine, kararlı ve tutarlı adımlarla hedefe ulaşmak mümkün. Yeter ki doğru yoldan şaşmayalım.