2025 Asgari Ücret Artışı
2025 Asgari Ücret Artışı

Asgari Ücret Artışı: Sosyal Adalet mi, Ekonomik Tuzak mı?

Otuz yıllık gazetecilik kariyerimde, asgari ücret tartışmalarının ekonomimizin en hassas dengelerinden biri olduğuna defalarca şahit oldum. 2025 için konuşulan rakamlar, hem çalışanlar hem de işverenler açısından kritik bir döneme işaret ediyor.

Öncelikle şunu net olarak söylemeliyim: Enflasyonist bir ortamda çalışanların alım gücünü korumak elzem. Ancak ekonominin temel dengelerini göz ardı eden her karar, orta vadede tüm kesimlere zarar verebilir. Gelin, olası senaryoları ve risklerini birlikte değerlendirelim.

İçindekiler

Bizi Bekleyen Tehlikeler

  1. Enflasyon-Ücret Sarmalı: Yüksek oranlı bir asgari ücret artışı, ilk etapta çalışanları rahatlatacak gibi görünse de, fiyatlama davranışlarını tetikleyerek yeni bir enflasyonist dalga yaratabilir. Özellikle hizmet sektöründe bu etkiyi daha belirgin görebiliriz.
  2. Kayıt Dışı İstihdamda Artış: İşgücü maliyetlerindeki keskin yükseliş, özellikle KOBİ’leri kayıt dışına yönlendirebilir. Geçmiş tecrübelerimiz, bu tür dönemlerde kayıt dışı istihdamın arttığını gösteriyor.
  3. KOBİ’lerde Sürdürülebilirlik Sorunu: Küçük ve orta ölçekli işletmeler, artan maliyetler karşısında ciddi bir sürdürülebilirlik sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Bu da işsizlik rakamlarını olumsuz etkileyebilir.

Ekonomik Yansımalar

İç talep cephesinde, asgari ücret artışı kısa vadede tüketimi canlandırabilir. Ancak bu canlanmanın enflasyonist etkilerini göz ardı edemeyiz. Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu daha da sertleştirmesi gerekebilir.

Üretim maliyetlerindeki artış, özellikle ihracatçı sektörlerin rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir. Bu da cari açık üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir.

Çözüm Önerileri

  1. Kademeli Artış: Yıl içinde iki veya üç dilimli artış yapılması, hem enflasyonist baskıyı azaltabilir hem de işverenlerin maliyet yönetimini kolaylaştırabilir.
  2. Vergi Desteği: İşverenlere yönelik vergi teşvikleri, artan maliyetlerin bir kısmını dengeleyebilir. Özellikle SGK primi destekleri kritik önem taşıyor.
  3. Sektörel Farklılaştırma: Tek tip asgari ücret yerine, sektörel koşulları gözeten esnek bir model düşünülebilir. Bu yaklaşım birçok Avrupa ülkesinde başarıyla uygulanıyor.

Sonuç

Asgari ücret artışı, sosyal devlet anlayışının önemli bir gereği. Ancak ekonomik dengeleri gözetmeyen popülist yaklaşımlar, orta vadede hem çalışanları hem de işverenleri mağdur edebilir.

Önümüzdeki dönemde, enflasyonla mücadele kararlılığını sürdürürken, üretim ve istihdam dengelerini de gözetmek zorundayız. Aksi takdirde, kısa vadeli rahatlamanın bedeli ağır olabilir.

Otuz yıllık ekonomi yazarlığı tecrübemle şunu söyleyebilirim: Sürdürülebilir bir ekonomik model için, tüm paydaşların çıkarlarını gözeten dengeli bir yaklaşım şart. Popülist söylemlerle değil, akılcı politikalarla hareket etme zamanı.

Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir